
Casusluk İddiası Çöktü Mü? İsmail Saymaz'dan Bomba Yorum!
Gazeteci İsmail Saymaz, Halk TV'de Ebru Baki'nin sunduğu Para Siyaset programında, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, danışmanı Necati Özkan ve gazeteci Merdan Yanardağ'ın "casusluk" iddiasıyla tutuklanmasına ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Saymaz, bu üç ismin casusluk suçuyla ilişkilendirilmesinin abes olduğunu belirterek, soruşturmadaki iddiaların dayanıksız olduğunu vurguladı. "Ne Ekrem İmamoğlu, ne Necati Özkan ne de Merdan Yanardağ casusluk suçuyla uzak yakın yan yana getirilebilir insanlar değillerdir," diyerek tepkisini dile getirdi.
Suçlamaların Temeli Yok Mu?
Soruşturmanın merkezinde yer alan Hüseyin Gün isimli kişinin, sosyal medya analiz şirketi sahibi olduğunu ifade eden Saymaz, savcılığın iddialarını tek tek çürüttü. Gün'ün, 'Dark Web'de bazı mailler bulduğunu ancak bunların kim tarafından yüklendiğini bilmediğini aktaran Saymaz, savcılığın bu durumu Necati Özkan'ın yüklemiş olabileceği şeklinde yorumlamasına eleştiri getirdi. Saymaz, "Özkan'ın böyle bir teknik ya da erişim imkânı yok," diyerek bu iddiayı mantıksız bulduğunu belirtti.
Ayrıca Saymaz, casusluk suçunun unsurlarının dosyada bulunmadığını da vurguladı. Casusluk suçunun oluşması için devletin iç veya dış güvenliğine ait bilgi gerektiğini, ancak dosyada ne devletin istihbaratına ait bir bilgi ne de gizli bir belge bulunduğunu söyledi. Bu nedenle, suçlamanın hukuken izah edilemez olduğunu savundu.
Merdan Yanardağ'ın Bağış İddiası Ne Anlama Geliyor?
Gazeteci Merdan Yanardağ'a yönelik "10 bin euro bağış aldı" iddiasına da değinen Saymaz, Yanardağ'ın bu iddiayı kesinlikle reddettiğini belirtti. Bağışın doğru olsa bile, bu durumun bir bağış olduğunu ve bu insanların kamu desteği alamayan, reklam geliri kesilmiş televizyonları ayakta tutmaya çalıştıklarını ifade etti.
Saymaz, sözlerini şu çarpıcı cümlelerle tamamladı:
- Ekrem İmamoğlu bir siyasetçi,
- Necati Özkan bir danışman,
- Merdan Yanardağ bir sosyalist aydındır.
"Bunlar devlet sırrı satan değil, eleştiren insanlardır. Bu suçlama siyasi bir intikamdır."
Bu gelişmeler, Türkiye'deki siyasi atmosferin ne kadar gergin olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Casusluk gibi ağır bir suçlamanın bu kadar kolaylıkla gündeme getirilmesi ve delillerin yetersizliği, yargı sisteminin bağımsızlığı konusundaki endişeleri artırıyor. Bu durum, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü gibi temel hakların ne kadar güvence altında olduğu sorusunu da beraberinde getiriyor.










