Gazeteciye Kelepçe, Şiddete Özgürlük: Bu Nasıl Adalet?
Gündem

Gazeteciye Kelepçe, Şiddete Özgürlük: Bu Nasıl Adalet?


02 November 20255 dk okuma25 görüntülenmeSon güncelleme: 11 November 2025

Türkiye'de kadına yönelik şiddet olayları artarken, bir kadın gazetecinin yaşadığı durum adaletin sorgulanmasına neden oluyor. Gazeteci Rahime Karvar'ın ayağına takılan elektronik kelepçe, mesleğini yapmasını engellerken, kadına şiddet uygulayan erkeklerin serbestçe dolaşması büyük bir çelişki yaratıyor.

Gazeteciye Kelepçe, Şiddete Özgürlük!

İstanbul'daki Kadir Has Üniversitesi'nde düzenlenen Sığınaklar Kurultayı'nda dikkat çeken bir detay vardı: Gazeteci Rahime Karvar'ın ayağındaki elektronik kelepçe. Kadın hakları savunucusu ve gazeteci olan Karvar, "örgüt üyesi" olduğu iddiasıyla yargılanıyor. Elektronik kelepçe, Karvar'ın hareket özgürlüğünü kısıtlamakla kalmıyor, aynı zamanda gazetecilik faaliyetlerini de engelliyor.

Rahime, elektronik kelepçenin kendisini yalnızca fiziki olarak engellemekle kalmadığını, aynı zamanda gazeteciliğine de zarar verdiğini belirtiyor. Elektronik kelepçe ile takip edilmesi, şiddet gören bir kadının yalnızca kamuya açıklanan görevlerini yerine getirmesini değil, aynı zamanda erkekler tarafından tehdit edilmesini de beraberinde getiriyor. Çünkü şiddet, sadece fiziksel saldırılarla değil, aynı zamanda bu tür psikolojik ve toplumsal engellemelerle de sürdürülüyor.

9 Ekim'deki duruşmada mahkeme hakimi, elektronik kelepçenin kadınlara yönelik şiddetin bir başka biçimi olduğu yönündeki ifadelerini duymazdan geldi ve hatta ona “üçüncü sayfa gibi konuşma” diyerek müdahale etti. Bu tavır, sistemin kadınlara yönelik olduğu kadar gazetecilere karşı da ne denli bir erkek egemenliğine dayalı bir tutum içinde olduğunu anlatıyor. Oysa, kadına yönelik şiddetin arttığı bu dönemde, erkeklerin rahatça dolaşabildiği bir toplumda, bir kadının elektronik kelepçe ile denetlenmesi, aslında bir şiddet biçimi olarak görülmeli değil mi?

Bu durum, akıllara şu soruyu getiriyor: Kadınlara şiddet uygulayan erkekler serbestçe dolaşırken, bir gazetecinin mesleğini yapması neden engelleniyor? İşte bazı örnekler:

  • Konya'da eski sevgilisini kaçırıp saatlerce şiddet uygulayan bir erkek, savcılığa başvurulmasına rağmen adli kontrol ile serbest bırakıldı.
  • Muğla'da bir kadına iş yerinde şiddet uygulayan erkek, ifadesinin ardından serbest bırakıldı.
  • Aksaray'da boşanma aşamasındaki eşine şiddet uygulayan bir erkek polis ifadesinin ardından serbest bırakıldı.

Adalet Nerede?

İstanbul Adliyesi önünde yaşanan bir olay, bu çelişkiyi daha da gözler önüne seriyor. Ekrem İmamoğlu'nun "casusluk" suçlamasıyla ifade verdiği dakikalarda, adliyeye yakın bir noktada Ali K., bir kadını, Nilay Kotan’ı savcılığa şikayet dilekçesini ulaştıramadan öldürdü. Adalet Sarayı denilen Avrupa’nın en büyük adliye binasına en yakın noktalardan birinde bir kadının sesi, bir şikayeti duyulmadan susturuldu.

Rahime’ye elektronik kelepçeyi reva gören mahkemelerin erkek şiddetine dair kararlarına bakalım: Konya’da eski sevgilisini kaçırıp saatlerce şiddet uygulayan bir erkek, savcılığa başvurulmasına rağmen adli kontrol ile serbest bırakıldı. (27 Kasım 2024) Muğla’da bir kadına iş yerinde şiddet uygulayan erkek, ifadesinin ardından serbest bırakıldı. (3 Mayıs 2025) Aksaray’da boşanma aşamasındaki eşine şiddet uygulayan bir erkek polis ifadesinin ardından serbest bırakıldı. (24 Nisan 2025)

Rahime’nin yaşadığı bu durum, aslında toplumun en büyük çelişkilerinden birini açığa çıkarıyor, şöyle diyor: “Kadınların özsavunma oluşturması suç değil, zorunluluktur. Ama erkekler, kadınlara şiddet uygularken, hiçbir şekilde elektronik kelepçe takılmıyor.”

Çözüm Ne Olmalı?

Kadına yönelik şiddetin çözümü için dijital çözümler yerine, toplumsal yapıyı köklü bir şekilde değiştirecek politikalar üretilmelidir. Kadınların sadece şiddetle mücadele etmek için değil, aynı zamanda kendilerini ifade etme ve özgürce yaşama hakkını savunmak için de sürekli olarak baskı altında tutulması kabul edilemez.

Türkiye'de kadına yönelik şiddetin önlenmesi için daha fazla çaba gösterilmesi gerekiyor. Kadınların sesini duyurmasına engel olmak yerine, şiddet uygulayanların cezalandırılması adaletin sağlanması için elzemdir. Aksi takdirde, kadınlar ve gazeteciler üzerindeki baskı artarak devam edecektir.