Balyoz Davası'nda Şok Gelişme! Yargıtay Üyelerine Hapis İstemi!
Gündem

Balyoz Davası'nda Şok Gelişme! Yargıtay Üyelerine Hapis İstemi!


22 May 20255 dk okuma4 görüntülenmeSon güncelleme: 22 May 2025

Balyoz davasında flaş gelişme! "FETÖ'nün kumpas davaları" olarak nitelendirilen Balyoz davasında sanıkların cezalarını onayan Yargıtay üyelerinin yargılanmasına devam ediliyor. "Örgüt talimatıyla karar verdikleri" iddiasıyla Yüce Divan'da yargılanan 5 eski Yargıtay 9. Ceza Dairesi üyesinden 4'ünün "zincirleme şekilde görevi kötüye kullanma" suçundan 3 yıl 6'şar aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Bu karar, davanın seyrini değiştirecek önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Yüce Divan'da Tarihi Yargılama

Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu'nda görülen davanın duruşmasında, başka suçtan tutuklu sanık Ahmet Toker ile bulunduğu cezaevinden video konferans yöntemiyle bağlantı kuruldu. Diğer sanıklar Ekrem Ertuğrul, Abdurrahman Kavun ve Hamza Yaman ile bazı müştekiler ise duruşma salonunda hazır bulundu. Firari sanık Fikriye Şentürk hakkındaki yakalama kararının ise sürdüğü bildirildi. Bu durum, davanın karmaşıklığını ve ciddiyetini gözler önüne seriyor.

Müşteki sıfatıyla dinlenen emekli Tuğgeneral Ali Demir, Balyoz Davası kapsamında yaklaşık 4 yıl tutuklu kaldığını, iddianamede yer almayan fiiller nedeniyle yerel mahkemece 16 yıl hapis cezasına çarptırıldığını, eski Yargıtay üyesi sanıkların da bu cezayı onadığını aktardı. Demir, "Bizi cami bombalamakla itham ettiler. 15 Temmuz gecesi camiyi karargah tutarak darbe girişimini bastırdık. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hiçbir kimse cami bombalamaz." ifadelerini kullandı. Sanıkların eylemleri nedeniyle zarar gördüğünü belirten Demir, davaya katılma talebinde bulundu. Bu ifadeler, davanın mağdurlarının yaşadığı travmayı ve adalete olan inancını bir kez daha ortaya koyuyor.

Savcının Mütalaası ve Talepleri

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Muhsin Şentürk, celse arasında dava dosyasına sundukları esas hakkındaki mütalaayı tekrar ettiklerini belirterek, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim Çiftçi'nin mütalaa özetini açıklayacağını dile getirdi. Mütalaada, firari sanık Fikriye Şentürk hakkındaki davanın mevcut dosyadan tefrik edilmesine, sanıkların usul yönünden yaptıkları itirazların reddine karar verilmesi istendi. Sanıklardan Yaman, Toker ve Kavun hakkında 'FETÖ' kapsamında kesinleşmiş hükümlerin bulunduğuna işaret edilen mütalaada, sanık Ertuğrul hakkında ise kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunmamasına rağmen "FETÖ'nün hiyerarşik yapısına dahil olmamakla birlikte örgütün amaçları doğrultusunda hareket ettiği" tespitine yer verildi. Mütalaada, 4 sanığın üzerlerine atılı suçları "zincirleme şekilde" işlediği ifade edilerek, "zincirleme şekilde görevi kötüye kullanma" suçundan 3 yıl 6'şar aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

Bazı müştekiler ve sanıkların mütalaaya karşı beyanlarının alınmasının ardından duruşma ertelendi. Bu durum, davanın seyrinin henüz netleşmediğini ve sürecin devam edeceğini gösteriyor.

Balyoz Davası ve Sonuçları

Darbe girişimi sonrası ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde yargılanan dairenin eski başkanı Ekrem Ertuğrul'a "örgüt hiyerarşisine dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım" suçundan 3 yıl 9 ay hapis verilmiş, bu cezanın bozulması üzerine yeniden yargılanmasına karar verilmişti. "FETÖ üyeliği" suçundan yargılanan eski yüksek yargıçlar Hamza Yaman 11 yıl, Ahmet Toker 14 yıl 3 ay, Abdurrahman Kavun 8 yıl 1 ay 15 gün hapse çarptırılmış, Fikriye Şentürk ise hakkındaki yakalama kararına rağmen bulunamamıştı. Anayasa Mahkemesi, yüksek yargıçları, Anayasa'nın 148. maddesine göre, görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılıyor.

Balyoz davası, Türkiye'nin yakın tarihinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu davada yaşanan gelişmeler, yargı sisteminin işleyişi ve siyasi etkiler açısından büyük önem taşımaktadır. Yargıtay üyelerine yönelik hapis istemi, davanın seyrini değiştirecek ve yeni tartışmaları beraberinde getirecektir. Bu davanın sonuçları, Türkiye'deki hukuk ve adalet anlayışı üzerinde derin etkiler bırakmaya devam edecektir.