Dünya'da anlaşılması en güç konulardan biri olan ruh ve mahiyeti, asırlardır merak konusu olmuştur. Bu gizem perdesini aralamak için Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulur: "Sana ruh hakkında soru sorarlar. De ki: 'Ruh, Rabbimin emrindendir ve size pek az bilgi verilmiştir.'" (İsra Suresi, 85) Bu ayet, ruh hakkında insanlara sınırlı bir bilgi verildiğini açıkça ifade eder.
Ruh Nedir ve Bizi Nereye Çağırır?
Ruh, içimizde duyduğumuz bir sestir. Peki, bu ses bizi nereye çağırır? Ruhumuzun sesi, bizi güzelliğe, iyiliğe, doğruluğa, barışa ve mutluluğa çağırır. Ruh, Allah'tandır ve bu nedenle bizi daima en iyiye yöneltmek ister. Yanlış bir iş yaptığımızda içimizde hissettiğimiz sıkıntı, ruhumuzun bu duruma razı olmamasından kaynaklanır. Tövbe ederek af dilememizin nedeni de budur.
Nefis ise ahmak ve razı olabilirken, ruh akıl sahibidir. Akıl sahibi ruh, kötülüğe ve ahlaksızlığa asla razı olmaz. Bu durum, insanın iç dünyasında sürekli bir çatışmaya neden olur.
Akıl, Zeka ve Nefsin İlişkisi
Türkistanlı alim İmam Maturidi'ye göre insanda üç büyük özellik bulunur: akıl, nefis ve ruh. Nefis akılsızdır, ruh ise akıllıdır. Akıl ile zeka da birbirinden farklıdır. Akıl, ahlak ve doğruluk üzere çalışırken, zeka aklın nefsin istekleri doğrultusunda kullanılmasıdır. Aklımızı ruhumuzun istediği şekilde kullanırsak, dünya ve ahiret mutluluğunu elde ederiz. Zeka ise nefsin istekleri doğrultusunda kullanıldığı için yalnızca dünya için çalışır.
Bu durumda şu sonuca varabiliriz: Ruh baştan sona kadar akıldır ve melekler gibidir. İnsandaki ruh baştan sona akıldır, ancak insan meleklerden farklı yaratıldığı için, ona akıl ile birlikte bir de nefs (hayvani taraf) verilmiştir ki, o aklın zeka tarafıdır. O zeka tarafı, yani nefs hayvanlarda da vardır.
İnsan Mı, Beşer Mi? Denklem Çözülüyor
Şimdi bu hususları tek tek sıralayalım:
- İnsan ruhu (akıl): Allah'tan olan ruh ve akıl her zaman hep güzelliğe, hep iyiliğe, hep doğruluğa ve hep barış ile mutluluğa ayarlıdır. Yanlış yapmaz.
- İnsan nefsi: Aklı yani ruhtan gelen aklı, nefis cihetiyle kullanırsa bu zeka oluyor yanlışa, eğriye ve kötüye meyledebilir. İnsanın aklı, yani saf akıl hep güzelliğe, hep iyiliğe, hep doğruluğa ve hep barış ile mutluluğa programlı iken nefis hesabına bu programı değiştiren yani aklı, zeka haline getiren kişi Dünya hesabına çalışmış olmaktadır.
Akıl bir programdır, insan o programı değiştirip kendi çıkarlarına göre kullandığında zeka isimli bir başka program devreye girmektedir. Ruh aklın kendisidir esasında. O akıl, zeka haline yani Dünya hesabına kullanılmadan önce, meleklerdendir. İşin içine Dünya girdiğinde melekler, artık oradan uzaklaşıp gidiyor, akıl zeka haline geliyor.
Akıl, doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayırmaya ve insanı doğruya, iyiye ve güzele yöneltmeye yönelik bir cevherdir, bir yetenektir. Zeka ise aklı kendi çıkarına, nefis hesabına kullanmaktır.
Ruh, akıl ve nefis arasındaki denge, insanı insan yapan temel unsurlardır. Bu dengeyi doğru kurduğumuzda, dünya ve ahiret mutluluğunu bir arada yaşayabiliriz. Aksi takdirde, nefsimizin esiri olarak sadece dünya zevklerine odaklanır ve ruhumuzun derinliklerindeki güzellikleri keşfedemeyiz. Unutmayalım ki, her insan bir beşerdir, ancak her beşer bir insan değildir.